29 Mayıs 2009 Cuma

ghosts

söylentiler, fısıltılar, dedikodular, sızıntılar, parazitler..
bunlar olmadan yaşamak.
yaşayamayanları da var, malesef ki mevcut..
ama arkadaşın, ama dostun, ama en sevdiğin, paylaştığın vb...
tavır..
tavır, bu tip olaylar karşısında sergilediğin tutum demektir elbette.
ama nasıl olmalıdır diye düşünmek yerine, bildiğimi okumak en doğrusu.
çünkü bildiğim en doğrusu.
bildiğinin en doğrusu olduğunu düşünmediğin vakit zaten senin tavrın denen şeyin de olmaz öyle diil mi...
dik durmak...

son bir yılımda pek bi yapmaya çalıştıım şey... bazı şartlar, ve beklentiler doğrultusunda en bi lazım gelen...
olaylar karşısında tavrını da gözönüne alarak sert olmak belki biraz.
sonuç?
sonuç olarak doğruyu, safı, iyiyi kötüyü ayırt edebilmek ve ona göre değerlendirmeler yapmak.
ne güzel değilmi?
bilmem, belki hiç dememişimdir, söylememişimdir.
bazı 'en yakın'larımın benden şu an uzak olma sebepleri. benim onlardan daha doğrusu...
hayatımın, gençlik hevesi döneminden sonra oluşan bir duruş sözkonusu...
kendimi övüyor değilim. beğeniyor hiç değilim...
hatta yeni kesim saçım sakalımdan daha kısa ve bi efendime söyliim wolverine filan diyo bazı çevreler bana. haklılar da.
övmek derken elbette tek yönlü diil, çok yönlü düşünüyorum.
söylememe gerek yok hatta, gereği yok...
ama bişeyler değişti çoktan...
eksikler var, ama kapatılmaya çalışılıyorlar. gördükçe yaşadıkça sorguladıkça, edindiğim tecrübeleri iyi yönde yormaya devam ettikçe eksikler tam olmasa da belli bi miktar kapatılacaktır gibi geliyor...
mükemmellik?
yok öyle bi dünya diim de klişe olsun.. Dünya filan....
mükemmellik yok ama o yönde ilerlemek olabilir, kabul edilebilir.
Kimse mükemmel değildir, olamaz da..
Belki şu vardır ama; ne biliim güzellik yönünden mükemmellik olabilir, saygı konusunda, ahlak konusunda mükemmellik olabilir...
bilemedim, mükemmellik değildir belki de, başka bi adı vardır, ama yakındır ona...
zor.
mesela bi örnek gelir akabinde ve ben derim ki, beady belle, closer'ı mükemmel söylüyor.
ama beady belle mükemmel değil.
davulcunun kısık, sakin çalış tavrı mükemmel ama, davulcu mükemmel davulcu diil eha.
her neyse...
dedikodular dünyası, fısıltılar, kulaktan kulağa'lar...
bunların beni yıpratmadığı bi dünya varsa eğer işte şu an tam ordayım.
yıpratan birkaç şey arasında onlar mı yıpratıcak? peeh!
insanları seviyorum. onlar ne yapsa yeridir öldürmedikleri veya onu düşünmedikleri sürece bana karşı...
önemli olan, onların kötü niyetleri varsa bile onları bilmek ve ona göre davranmaktır.
usulüne göre... insan sevgisi doğrultusunda, ne biliim vurdu kırdı değil de, daha çok sözle.
bu konu tamamen alakasız zaten.
bişey de anlatmaya çalıştıım filan yok.
sadece konuşmak, bişeyleri püskürmek istedim nedensiz yere.
sıkıldım belkide, suratım çok asık, yorgun ve karışığım çok...
karışık diilim aslında kesin ve netim fakat gülemiyorum çok. uzun sürmüyo. fotoğraflardakiler yalancıktan, tepkiler içten diil, huzur denen şey azaldı.
sorgulamak?
en boktan şey be...
bugün acaba gülebilecek miyim diye, yatağımdan kalktığım vakit düşünmemin hoş olmadığını ben de biliyorum. ama bunun olmaması için ne yapmam gerektiği konusunda çelişkilerim var. çünkü aklımda bir ile iki arası düşünce var.
yataktan kaltığım an, ve hatta bu yataktan kalkmama sebep olan ateşleyici unsur.
fakat parlamıyo o ateş işte, parlicak bişiy yok çünkü.
ateşleyici sayesinde müthiş hızlı ayılıyorum, fakat sonrasında müthiş hızlı düşüşü yaşıyorum...
sonrasında gelen günden ne beklersin sen olsan?
bişiy beklemezsin heralde... sağa sola yürürsün, oraya gider, bununla konuşur, şu işi yapar, bu yemeği yer, şuralarda boş vakit harcar ve uyursun, yeni güne farklı bakmak istersin...
1,2,3...........20...
sanki her gün böyle olucakmış gibi...
mutlu değilim.
sims adlı oyunda mutlu olmayan kimselerin üzerinde (-) vardır... veya muşmula surat ibareleri...
keşke benim de öyle bişeyim olabilseydi... o eksiyi görmeden biliyosunuz ki herkes seninle konuşma ihtiyacı hisseder... çünkü inanmaz mutsuzluuna, çok basittir, her şey güzel olucak gibi yaklaşımlar sayesinde, derdini farklı boyutlara çeker ve sen yine yerinde sayarsın. hiç bir adım ilerlememiş durumda olursun...
içe atmak çok bok be.. ne bilim sırıtık bi suratın ardındaki gerçek... bir tek sen bilir, sen yaşarsın...
hayatın o kadar boktandır ki, farklı eğilimler içersinde olsan dahi bu işe yaramayıverir...
patlamak istesen de kimseyi üzmemek adına bunu yapamazsın... için dolar, taşar ve öylecene durursun.
ve ne olur biliyomusun, bu ilerde biyerlerde patlar... çok ağlar, ve çok üzülürsün hiç sorgu suhalsiz...
şu bi gerçek ki,
cılız bir insan görünümü veriyor olmaktan bıktım ve bundan hiç hoşnut diilim...
çünkü bu aslında böyle değil..
çözüm yollarım tıkanık olduğu için, garip bir askıya alma durumu sözkonusu..
ve bu böyle devam edicek, veya etmicek bilemiyorum...

son sözüm yeni dünya düzeni üzerine...
lidya soyundan tek bir insanın gerçekten günümüzde yaşıyor olmamasını temenni ederim..
para ve onun garip robotlaştırmak üzerine kurduğu açılımlarından nefret ediyorum...

Hiç yorum yok: