9 Mayıs 2009 Cumartesi

evet.
inernetim yoktu ama geldi sonunda...
baya olmuştu olmayalı kendisi.
aslında hiç de gerek yoktu diyebilirdim ama bi yandan okadar da kesin şeyler söylemek olmuyomuş ben bunu gördüm.
Birtakım yerlere bakmam gerekiyodu, nebilim pembe sayfalar mesela... Baktım da...
Daha sonra mailler bilmemneler derken günlük misyonumu tamamladım sayılır.

Ve elbette..
Şunu söylemek isterim ki; dijitallik mahrumu olduğum vakitler pek bi güzel olmasına rağmen kötüydü de bi okadar. Sanki 15 gün veya 20 günüm 1 yıl ve civarı kadar uzun geçti denebilir...
Hoş şeyler başta olurdu hep. Çok güzel şeyler, hep bi karşılıklı.
Sonrasında neyin olduğu belli. Yeni başlayan ve süregelen bi direniş ve diriliş demek doğru olur. Her şey aşama aşama gerçekleşiverdi ve bu çok kısa sürede oldu. Göz aç, göz kapa, bi bakmışsın neler olmuş neler bitmiş, nerelerdeymişsin de nerelere gelmişsin...
Buraya yazmış bulunduğum şeylerden tut, şu an yazdığım, ve yazıcağım şeyler arasında his farkı veya fikir farkı değil belki ama, birtakım şeyler hiç eskisi kadar kolay diil sanki... Ve bunu bilmek çok acı... Hisler, fikirler ve istekler hep aynı kalıcak, ama bişeyleri isterken, dilerken, beklerken, arzularken hep önce düşünülecek ve sonra ''alışılmış''ın dışında yeniden yorumlanacak.... Acı çok, çok hemde... Ne biliim. Rüyalarımı ve hayallerimi paylaşmaktır benim en sevdiim. Ama özel bi şekilde, özel makamlara anlatmak işin aslı. Ve elbet haz duymak sınırsız...
Kağıda yazılacak onlar unutmamak için. Normalde unutulabilir olanlar, içe atılıcak... İçin içine sığmadığı zamanlar belkide bugün yaptıım gibi kağıda o an o dakika aktarılıcak. Ve yine de acıdır ki belki benden başka bileni olmayacak...
İsteyeni olmadığını sanmıyorum, o imkansız. Fakat.........
Üzücü be, çok üzücü ve moral bozucu yeterince...
Bazen en yakın veya normal bi arkadaşımın bana ve benim yaşantım, özel'im hakkında yaptığı yorumlara imreniyorum... Her şeyin bi çaresi var gibi gösteriyolar ve ona göre yorumluyolar.. Sanki her şey kolaymış, çok çok kolaymış gibi iki üç cümlede reçeteyi yazıyolar...
İmreniyorum... Reçetelerin yazdıklarına elbette... Onlar der, onlar bilir.. Onlar zamanında hep yanımda olmuşlardır ve bi şekilde iyiyi doğruyu bana öğretmişlerdir, dinlemişler ve öğrenmişlerdir... Benim de faydalarım dokunmuştur her birine...
Ama bi noktada nasıl bi tıkanıklık var ise o da o imrendiğim tarz yapılan ''her şey güzel olucak'' umutlandırmalarıdır benim için... Tıkandım. Çok tıkandım evet...
Aslında nasıl ihtiyacım var bi bilsen o gazlara, her türlü iyi yönde olan melekvari laflara...
Herkes bi melek oluveriyo çünkü o an.. söyledikleri de yüce makamda oluyo ve hepsini dinlerken huzur buluyorum... Bir tek aksi bişey söyleyen olmadığı için bu işi çok seviyor durumdayım...
Ama.
Gel görki, her şeyi bileni de benim yaşayanı da, ve umutsuzca umuda doğru yolculuktan zevk almayı kendime pay biçen de... Bir oyun gibi, yaşım ufacık tefecik ama oyun oynayarak bişeylerden uzak olan...
Hep derim, hep söylerim, benim ufaklığım hakkında düşünmeyi severim...
Özel şeylerimi özellikle en özel olanına da paylaşırım ve bundan büyük haz duyarım... İçimde yaşamam, dışımda ve içimde yaşarım hep...
Özel!
O özelimi o kadar özledim ki artık...
Alışkanlıklar güzeldir çünkü.. Alışkanlıklarım hep güzeldi...
Ben sana alışmışım sözü de bi diğer yandan.. Bunu duymak güzeldi, yüceydi...
Şimdi ağlıyorum, gözlerim doluyo... Bunu hiç saklamıyorum. Çünkü, saklayamıyorum........ Mecal? Yok ondan pek....
Günler geçiyor ve alışkanlıklarım o kadar ağır basıyo ki içimde çaresizlik hükümdar koltuğunda rahat rahat oturuyo... Sanki hiç bi yere kalkmayacak, senelerce bu babadan oğula geçercesine bi dominasyon olacak... Üzücek, üzücek ve yine üzücek....
En yakın dostum arkadaşım canım olan insan, pazartesi saat 11 sularında istanbula, yanıma ayak basıcak olan her şeyim Cihan...
Hayallerim var, seni biriyle tanıştırmak istediğimi söylediğimi hatırlarsın... O insanı sana anlattığımı...
Üzülüyorum be çok... Üzüyorum belkide bundan da eminim... Ama üzmemek istiyorum...
Ben bencil mi olmuşum yoksa onu akıl edemiyorum.. İnan edemiyorum hiç, kendi çıkış noktamı her arayışımda bazı kriterleri hiç hesaba bile katmıyorum... Çok acı...
Çok seviyorum
ve
Çok özledim...
ağırlık olan o işte....
Seviyor ve belki de çok özledi........
Ama ağırlık yok...
Hayat daha yeni başlıyor benim adıma... Onun da yakında...
Ve payıma düşeni, vazifem olanı sonuna dek yapmak... Bir misyon olarak...
Çok seviyorum tekrar... Çok... Delicesine...
Ve istiyorum...
Görmek, görmek ve görmek... Zaten gerisi bi şekilde gelir...
Artık temas için aramızda elektrikli teller olsa dahi göz teması, aynı havayı soluyor olmak...
Paylaşımlar..........
Seni çok seviyorum... Yazamicam artık....
Ben kimseyi üzmek istemedim hiç... Kendimi dahi...
ağla, kurtul............................ Kurtulabildiince.......................... Tamam mı......

Hiç yorum yok: