27 Mayıs 2011 Cuma

psychobabble

Wow!
Ben kaç yıl önce bu şarkıyı dinlerdim be! Hey gidi!

Hatta o dönemki sevgilimin tavsiyesiydi. Şarkıdan bir sürü anlam çıkartıp bunu benimle paylaşıyordu heh.
Frou Frou gerçekten iyi. Bu şarkının ve hatta Let Go gibi bir hitin de içinde yer aldığı Details albümü toptan iyi.
Ama yüzlerce kez söyleyebilirim ki hiç bir albüm benim için Goldfrapp - Felt Mountain kadar anlamlı veya Jay Jay Johanson - Poison albümü kadar parçalayıcı olamayacaktır...
Diğer tüm dinlediklerim bunların ardından sıralanabilirler ancak.
Benim için geçmişte bir şeyler ifade etmiş birtakım anılarımın yanında mırıldanmış şeyler oldukları için herhalde.
Madem öyle aklıma gelen birkaç önemli şarkıdan ve bana neleri anımsattıklarından bahsedeyim...

Radiohead: exit music ve motion picture soundtrack = Romeo & Juliet.
Hail to the thief albümü komple caddebostan sahil ve o dönemlerde yaşadığım ilişkilerdeki kahramanları ve arkadaşlarımı.
Red Hot Chili Peppers'ın Breaking the girl'ü bana direkt olarak okula gitmediğim günlerde kaçıverip saatlerce kahve içip kitap okuduğum Kadıköy'deki Çinili Cafe'yi.
The Tindersticks Donkişot Kitabevi'ni.
Limp Bizkit'ten break stuff, my generation take a look around direkt liseyi
Blink 182'den what's my age again, all the small things yine liseyi
Metallica'nın tüm şarkıları yine liseyi
Deftones Shove it direkt liseyi. My own summer'da olur.
Slipknot eyeless dirrekt liseyi sic direkt liseyi
Cradle of filth dark tranquility gibileri yine liseyi
In Flames'in birçok şarkısı liseyi.
Amma çok lise var ulan! Toptan şöyle söylemeliyim ki Lise'de dinlediğim her şey bana ayriyetten o dönemler okuldan çıkar çıkmaz gittiğim kadıköy'deki stüdyoyu hatırlatıyor. O dönem Yiğit'le durmadan stüdyoya girer saatlerce çalar sonrada ''abi nasıl çaldık ama hehehe'' ler patlatırdık.
Şimdi biraz yumuşuyoruz;
Incubus megalomaniac biraz alakasız olsa da Ayvalığı.
Jay Jay Johanson It hurts me so -dirrrekt olarak isim veriyorum- Zümrüt'ü.
yine ceycey'in Poison albümünün tamamı Pamukkale'ye gidişimi, otobüsteki ''hassktir lan inince bundan daha da kötüleri başıma gelecek'' düşüncelerimi. (Sevgili ile aramda olan problemler sonrası boku yedim ben bari depresif şeyler dinleyeyim düşüncesiyle bezeli)
Myslovitz Maslak Venue'yü ve yine bir eski sevgilimi.
Alice in chains even flow ve tool 46 and 2 direkt yine bir eski sevgiliyi
Nirvana'nın tamamı ortaokulu ve MTV'yi :)
Jamiroquai deeper underground godzilla'yı. hatta filmi sinemada izleyip eve geldiğimde karşımda kediyi gördüğüm vakit ''godzilla'' diyişimi. (Cihan'ın kulaklar çınlamıyor adeta patlıyor şuan)
KORN!! KORN'un 2002'ye kadar olan tüm albümleri liseyi ve Lay lay lom prova stüdyosu'nu. (Çalamıyodum o zaman davullarını adam gibi :\ )
Foo Fighters direkt MTV'yi ve Yiğiti.
Daft Punk around the world direkt o şarkının klibine duyduğum hayranlığı.
Linkin Park ilk aşkımı.
Backstreet Boys yine ilk aşkımı. (Nick Carter'ı bana benzetiyordu haha)
Mudwayne'den dig direkt Bostancı'da potalarda basketbol oynadığım günleri.
Air Rumelihisarı'nı ve Dried Ink'i.
Coldplay Yellow dirrrekt olarak Suitcase'li Buddha gecelerini!
Dredg Dried Ink'i ve gruptaki tüm arkadaşlarımı.
Moby sanal internet cafe'yi :)
Muse unintended Nedir.net günlerini.
Duman'ın bu akşam'ı yine sanal internet cafe'yi. Pozanı İlkben'i Serhat'ı vesaireyi...
fun lovin criminals barry white 2006 rock'n coke'u.
The stone roses ve Joy division taksim arka sokakta grupça her hafta çaldığımız bir barı ve o ortamı.
Nine inch nails mephisto'yu.
doves bunalımda olduğum anları
blablabla...
Bence tadında bırakayım. Hatta biraz tadında bırakmadığımın da farkındayım ama içimden bu geldi.

Değişik oldu ya. Gece gece baya uzaklara uçtum. Şimdi uyuma vaktidir.
Kedi! kalk ordan ben yatıcam!

24 Mayıs 2011 Salı

Karşıt görüşler / Farklı kafalar

Merhabağ!

Bu blogun 3 yılı varmış baya eskiymiş meğer. Zaten yıllar da 2x akıyor hiç hoş değil.
Şöyle bir göz gezdirmedim değil. Yazım tarzıma baktım, kime neden yazdığıma, konulara, takıldığım dönemsel olaylara, köpürmelere vs...
Ben dahil tüm insanlar ''yüzde yüz'' değişkendir sonucuna vardım. Çevremiz ve çevremizdekiler sürekli değişiyor veya kendini yeniliyorken hala aynı yerde aynı zamanda takılı kalmak İMKANSIZ.
Ehh ben de kaldığımı söyleyemicem lakin görüntü ortada. O kadar karşı durduğum şey var ki şuan...
Heh kedim tam konuda tıkandığım yerde bana yardımcı oluverdi, adeta beni doğrular gibi bir hareketle yıllardır ''akıllandı uslandı büyüdü o'' dediğimiz sarkık göbekli yatağın altına girdi! NİYE?!
Ve beğenmeyip tekrar yatağın üzerine...
Şimdi ordan çıkıp odamda hala açmadığım kolilerin üzerinde uyumayı deneyecek??!
Kendisini beni bu konuda desteklediği için birazdan mıncıklıcam!!!

Bu arada her şeyi tadında bırakıp tekrar yatağın üzerine dönmesi sözümün bittiği yerdir...

Esen kalın, gövde ince. Vuu! Jamais vuuu!

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Wake up! Sun is shining outside!

Şunu mu yapayım, bunu mu yapayım, şundan mı alayım yoksa bundan mı alayım, şunu mu giyeyim yoksa bu daha mı iyi. Acaba şunu dinlesem mi yoksa eskici programında üst düzey yönetici mi olsam? Yürüsem mi binsem mi? Yesem mi yemesem mi? Gitsem mi gitmesem mi? Yazsam mı yoksa yazmasam mı?
Amca baba yarısı ise inanmak da gerçeğe dönüştürmenin yarısıdır. İnanıyorum, öyleyse varım. Evet buna inanıyorum.
Tarzanlıktan çıkma vakti geldi, biraz steril olmalı temiz pak olmalı. Özledim hafif. Mantıksızlıkları özledim, bir konu hakkında on kez yüz kez düşünerek kafamı patlatmayı değil. Uzaklaşıp onlardan sade bir yer seçmeli kendime. Bayrağı yeniden oraya dikmeli, geride bırakılan, kaybedilen her şeyin üzerine daha iyileri için yeni dileklerde bulunmalı.
Mesela yarın içmeli. Biraz rüzgarla uçmalı, hafif yosun kokusuna nazır nemlenmeli. Pozitif yaşama adım atılmalı artık. Mantık ile ilgili her her her şeyden uzaklaşmalı.