2 Nisan 2009 Perşembe

am i dissident? (alakasız)

yeniden merhabalar...

okula gitmediğim şu güzel perşembe gününün anısına akılda kalan, hatta akıldan çıkmayan birtakım şeylerden bahsedilecek burada.
Tabi geçmiş unutulmayacak, o doğrultuda lafa başlanacak, sonra günümüze dönülecek...
Neymiş efendim geçmiş?
valla geçmiş ne imiş hemen söyliim, ne bilim birtakım umutlar, beklentiler, çırpınmalar, bol çaba, inat, üzüntü, bol gözyaşı, kavgalar, dargınlıklar vb. şeyler...
tabi sadece bunlarla sınırlı değil, en belirgin olanlarından birkaçıydı.

Neyse işte, sonunda ters yüz olmuş, umduğunu bulamamış, kırgın, korkak, fazlasıyla önyargılı, hafif tembel, patlamaya her an hazır, bunlara rağmen yüzde 99 gülme eğlenme ihtiyacı olan bir insan oluverdim. Eh sorun diil işte. Paylaşma ihtiyacım her daim olduğu gibi yine aynı, yine değişmemiş, yine etkilenmemiş olan bitenden...
Paylaşıyorum çünkü paylaşmayı seviyorum bunu herkes bilir... Birşeyler paylaştığım kişilere döktüğüm her cümle her kelime mutluluk yuvası çok net... Ha bide özellikle bunları seve seve dinleyenlerle yaşadıklarım inanılmaz mutluluk verici...
Bişey söyliim mi?!

Kimse bilmez birkaç istisna dışında... 2 buçuk sene belki de daha fazla oldu ''amanın o ne'' diyeli... Ha bide ayrıca dumur olalı da 2 buçuk belki de daha uzun bi süre oldu o da ayrı mesele ehe...
O dönem yakın bir arkadaşıma sarfettiğim ''artık 'biri' nin beni farketmesi, konuşması, paylaşması, bi ne biliim işte öncelikle tanışması, bilmesi vs.'' gibi hedelerin ancak 4-5 ay öncesine kadar sarkmış olması tamamen bir rastlantı, bir talihsizliktir benim için... Bilen bilir...
Imm bide bunun neden önemli olduğunu, neden bu kadar üzerine basa basa burda anlattığımı da kendi içime atmak istiyorum aynen öncesinde de yaptığım gibi... Elbet bişeyler biliyodum araştırıyodum görüyodum ve hatta gözlerim açık kalıyodu... Yeter bu kadar deşifre derim ben..

Biri.... ???

Gel zaman git zaman...
Nerdeyse o büyük dumurun arifesinde olmama rağmen düşüncem şudur ki, büyük bir yük üzerimden kalkmış bulunmaktadır. Bu büyük yük'ün arkasında durduğum da bilinir. Hisler sahicidir hepsi benim için...
Ama şartlar acımasızdır, zaman zamansızdır ve gözler yanıltmaz, biraz da üzüverir...

Tek bildiğim, bir öfke ne biliim o tarz bir hırs küpü modunda olmadığım ve son derece doğal yollardan kendi halimde yaşamaya çalıştığım günlerin tamda içindeyimdir. Sevindirici..........

Ve evet, bir diğer bildiğim de iki farklı model fakat aynı arabanın aynı yolda ilerliyor, hemen hemen aynı yollarda ilerliyor, aynı yol şartlarınla boğuşuyor, fakat bu şartlar altında ezilmek yerine son derece sakin ve bilinçli bir şekilde engebeleri aşıyor gibi olduğudur...
Akümün bittiği anda gelip arabasıyla yanaşıp benim külüstürüme elektrik veren, paylaşan, canlandıran güzel kokulu beyaz arabadır bildiğim tek şey...

Minnettarlık varsa işte tam burdadır...

Ne biliim, parklar, yol kenarları, moda sahili, otoban, evime giden yol, mimozalar-manolyalar ehe. bunlar değerli ve sonunda kazandığım şeylerdir...

Hiç yorum yok: