22 Nisan 2009 Çarşamba

lafların, uzaktan uzaktan düşüncelerin yetmediği anlara şahit oldum az önce..
aslında bu çoğu zaman, hatta her zamana tekabül ediyo denebilir...
özlemek çok güzeldir...
beklemek de kendi içinde güzel olabilir ama kesinlikle daha zordur..
zor işte...
zamanın geçmesi için uyumaktan başka ilaç da yoktur...
veya aynı odayı paylaşmak, yakınında olmak, aynı yerde olmaktır en bi yücesi...
onun için beklemek en zorudur...
kurduğun hayalleri ve tüm beklentilerini oraya taşımak. bizzat muhatabına sunmak... elinden geldiğince yakın olmak, hiç uzaklaşmamak.. belki biraz öyle kalakalmak ama aynı havayı soluyor olmak... temas, sıcaklık hissi, mutluluk, mutluluk ve mutluluk...
kelimelerin yetmediği bir an dedim ilk başta...
uzaklığın hakim olduğu yerde elden gelen tek şey bi' bağ olarak......
7 saate yakın uyumaktır hedefim.
son zamanlarda hep uykum bölük pörçük, hiç kesintisiz bi uyuyuş gerçekleştirdiimi hatırlayamaz oldum hemen hemen ehe.
dün mesela... sabahında gördüğüm üzücü rüya karşısında uyanmak, o denli oralı olmak, yaşamak...
bilmiyorum...
ama yaşıyorum.
rüyamda giden bir insan... üstelik göre göre, bile bile.. cezalandırır gibi...
en özel insan,
alıştığım...

hiç gitme... ya da gittiğini bana söyleme bidaha......
çaktırma bunu...
bugün ve her gün rahatlıkla 7 saat aralıksız uyuyabiliim böylece...

çünkü
''ben sana alışmışım''
bir trend olarak, yeni bi trend eha...
her gün yeni bi alışkanlık yaratmak... her şeyiyle.... hayal etmesi bile midemi kıpırdatan sözler... şahane be o eha çok şahane..... tarifi yok...!

günaydın andre bocelli.........!!

Hiç yorum yok: