22 Mart 2009 Pazar

Mart'ta gün doğumu bir ayrı olur benim için. Güneşi göremesem de...

kaç kere denediğiniz değil, nasıl bitireceğiniz önemlidir...

along the life you may fall.
and what do you do when you fall?
you get back up. but i tell you there are some times in life, when you fall down and you feel like you don't have the strength to get back up. do you think you have hope?
beacuse i tell you, i'm down here, face down and i have no arms and legs..
it should be impossible for me to get back up, but it's not. you see, i will try 100 times to get up and if i fail 100 times, if i fail and i give up, do you think that i never gonna get up?
no!
but if i fail i'll try again, and again, and again, but i just want you to know that is not ''the end'' . it matters how you gonna finish... are you gonna finish strong? then you'll find the strength to get back up...
Nick VUCINIC

ne için savaştığını bilmektir hayatı yaşamak.
savaşı değil kendinde görmek, kendinde bilmektir kuşkusuz.
savaşmaktır hayat, türlü türlü engebeleri aşmaktır.
yaşamaktır, en güzel anları, mükemmellikleri, kuşkuları, en kıymetsizi, en kötüyü çirkini.
en bi manzaranın seyrine kapılıp gitmektir. güneşin doğuşunu-batışını değildir izlemek...
sadece ''o an'' ''orada'' olmaktır hayat belkide düşünürsek.
sevmektir belki de hayat..
karşılık beklemek değildir hiç bir şeyden...
kumdan, çakıldan, erimiş bir koko'dan, yağmurdan, dönme dolaptan, raylardan, manzaradan, bir okuldan, öğretmeninden...
şaraptan, kadehten, arkadaşlıklardan, aşklardan...
hayat ne istediğini bilmektir? ne için savaştığını! kimin yanında olduğunu değil ne için olduğunu bilmektir.
savunmaktır hayat, her şeyiyle, tamamen saf ve temiz.
en şapşal, en saf, belki de en ukala, en merhametsiz, en yüzsüz olmaktır...
ama;
savunmaktır hayat her şeyiyle.
söyleyecek değil bin sözü, BİR sözü olmaktır şu dünyada.
Tek bir kelime ile ifade edebilmektir.
sadece bir ''pamuk''tur hayat... şekerli ya da dolgun şişman değil.
sade ve cılızdır...

yorar hayat.
bilmemektir yoran, istememek, yakıştırmamaktır...
savaşmamaktır ona karşı, kelimelerin yetersiz kalması değil, cümleye başlayamamaktır...
ne söyleyeceğine dair bir bakış açısına sahip olmamaktır.
yoran, üzen, içini yiyen, parçalayan... ve belki de yüreğini hoplatan...

Aşk'tır, sevgi'dir hayat... Ama asla sadece pembeyi affetmeyen...
siyahın ve beyazın tonlarıdır hayat, tüm renkleriyle bir ''bütün olan''
üzmekse üzmek, sevmek ise sevmek, gülmek, şaşırmak, ağlamak.........
ağlamaktır hayat... Doyasıya.
boğazını düğümleyen düşlerdir en umarsızca.
Ses değildir bazen.. Sesinin titremesidir masumca.
Nefesinin kesilmesidir, bir nefes değildir sadece hayat.
Durmak değildir hayat...
Yoldur, durmadan ilerlemektir.
Sonunu bilerek ilerlemek. Üzeceğini bilsen de yaşamaktır, bencillik değildir, hiç değildir.
Bencillik savaşıdır hayat belki de. Ona karşı cephede boy göstermektir, dimdik ayakta durabiliyor olmaktır.
Aşktır ama.
En bi aşktır.
Sevginin beklentisinin olmadığı değil, düşlere dalabilmenin beklentisine kapılmaktır...

Hayat, isteyerek ''var olmak'' tır.............
İstemek'tir hayat...
En ''yalın''...

Hiç yorum yok: