16 Mart 2009 Pazartesi

çocuk iken ben.

bu konu benim için çok kıymetli çok çok çok önemlidir. zira bilindiği üzre lunaparklar, kağıt helvalar ve koko adlı üstü çikolata kaplı yiyecekler çocuklukta sevilen şeyler arasındadır birçoğumuz için. verdiğim değer de burdan anlaşılabilir. çünkü nedendir? hep eskiye bir özlem duyar insan, bilmiyorum çok güzel veya güzel, hadi olmadı pek parlak olmayan türden ama yinede güzel günler geçirmişliği vardır insanın. okula gitmek, ders çalışmak, ev ödevi yapmak, anadolu liseleri sınavına hazırlanış psikolojisi dışında mükemmel bir özgürlük, mükemmel bir tanıma - yaşama ve keyif alma fırsatına sahip olursun ebeveynlerinin doğrultusunda.

Okumayı sökmek, maç yapmak, akabinde dizlerini parçalamak, düşmek, ağlamak, mızmızlanmak, vitrinde her gördüğün oyuncağı istemek, kıyafet derdi olmamak, halının şeritli desenlerinde arabayla oynamak, daha da ileri gidip bir de koccaman şehir inşa etmek halının üzerinde o henüz minik beyinle, hastalanmak, okula gidememenin en saf ve doğru hallerini olması gerektiği gibi doğru mazeretlere dayandırabilmek, antibiyotikler öksürük şurupları tadlarını beğenmekle beğenmemek arasında kalmak, çişim var terimini sık kullanmak, onun dışında ''anne\baba..... bitti! ehe'' demek, bakkal ile kasap ile terzi ile apartman görevlisinin minik oğluyla, yazlıkta senin gibi kolluklarla yüzen akranlarınla kaynaşmak, onlara hayatın ilerki evrelerinde belkide bir daha veremeyeceğin değerin en hasını vermek, hop oturmak hop kalkmak, bol zıplamak, kaydırağa sığabilmek ve hızlı kayabilmek, salıncakta en hızlı sen olmak, okuma bayramında folklor yaparken soğuk terler dökmek, utanmak, ablalardan çekinmek ama onların neredeyse hepsinden hoşlanmak, rüyalarına ortak olmak-hayaller kurarak yaşatmak, keyif almak, havuza ilk olarak kolluksuz atladığında ve karaya vardığında bundan hayatta ilk ve son defa haz duyabilmek, sonrasında balıklamayı, sırt üstü yüzmeyi denemek, doğum günleri yapmak, doğduğun günün heyecanını en saf olarak yaşayabilmek, tüm arkadaşlarınla o eşsiz heyecanını paylaşıyor olmak, mc'donalds' ın büyüleyen dünyasıyla hem doymak hem de mest olabilmek, ufak tefek kıskanmak, en saf şekilde kıskanmak, incitmemek, daha incitmeyi bile bilmemek, hep bir iki numara büyük ayakkabılar giymek, spor ayakkabıya özellikle reebok ve adidas'a olan bir ilgi başlangıcı, hayatın teneffüslerde ezilmiş kutu cola ve birazcık da olsa açık alan olduğunu düşünmek en temiz şekilde....
Hep böyle gideceğini zannetmek.....................


Ama minnettarım yinede. bana mutluluk vermiş ve verecek olan her şeye. Her şeye...!

Hiç yorum yok: