24 Kasım 2008 Pazartesi

söyleyeceklerim var yine.

günlerden pazartesi. beter bi pazartesi, böyle gereksiz, iç karartıcı bir karanlık ve dışarda soğuk olduğunu bilip seni evde mahsur bırakan cinsten bir hava. Gereksiz derecede boş ve sade bir gün.. eeh söylicek bişi yok pek artık bu konuda...

Moralim bozuk ve sinirlerim tepe noktasında denebilir. Hatta o kadar sinirliyim ki bi yerleri kırmak, dağıtmak veyahut kendime bi zarar vermek adına şuursuzca bi hareket yapmak kaçınılmaz olabilir ama sabırlıyım şimdilik. Artık zaman ne gösterir orası bilinmez ama yaşanmış tecrübelerimden yararlanıp sadece bekliyorum...
Hakkımda yapılan sözlü hakaretlere bir yenisinin daha eklendiğini duymuş bulunuyorum.. Kargalar söyledi, isim vermek istemiyorum...
birisi benim hakkımda ''Üzerimden geçiniyor'' şeklinde bir ifadede bulunmuş. Yazık dedim ilk etapta. Sonrasında zaten vakit kaybetmeden bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. belki dedim bi nebze sakinleşirim ve en azından klavyeye kusarım öfkemi. duvara ebeveynlerime veyahut arkadaşlarıma yada O söyleyenin şahsı yerine...

önce bi tanıyalım...
Üzerinden geçinmek!
Meali: bir şahıs veya br nesne üzerinden -ki genelde bu şahıs olur elbet- bi şeyler yapmak, prim mi yaparsın artık, yoksa kariyer mi yaparsın, artık ne şekilde faydalanırsın bilemem ama bu manalarda bi şeylerini gidermek ve bu sayede amaca ulaşmak şeklinde olduğu kesindir.
Kısacası, bir insan üzerinden başka bir insanı elde etmek, arkadaşlığından etinden sütünden yumurtasından faydalanmak demektir herhalde. Yamuluyorsam söyleyin!!
bir talihsizlik olarak da şunu söylemek lazımdır:
bir insanın diğer bir insan üzerinden geçinebilmesi için gereken kriterlerden olan yavşaklık, bi efendime söyliim yüzsüzlük, bi efendime söyliim ne derler... Benmerkezcilik, dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünü desteklemek vb. şeyler..
evet, bir talihsizlik olarak malesef ben bu kriterlere pek uymayan, hatta aksine bir tavır sergileyen ve bu da yıllardır içinde barınan, saf, zararsız, iyi huylu bir insan olarak kendimi bilirim... Şöyle bi olay var ki beni benden başka kimse bilemez. ve ne yazıkki beni benden çok bildiğini zanneden insanlar arasında uygulanabilitesi yüksek olan karalama kampanyaları, çeşitli talihsiz paranoyalar ve bundan süregelen hastalık nöbetleri, ancak o suçlamaları ortaya atanları ilgilendiren bir sorundur. Kısacası bu karalamayı kendine borç bilmiş kişi veya kimseler, aslında kendi adını karaladığının farkında olmadıkları için tuzak diye nitelendirdikleri, gençliklerinin tecrübesizliğine yenilmiş, yok olup gitmeye yüz tutmak üzere olan kimselerdir. Tü- kaka- bok -ıyy kimselerdir bunlar...
---
öncelikle kimin kimin üzerinden geçinmesi olayları vardır.. bunları ortaya atan kimseler aslında ''kimin kimden geçindiğinin'' farkında bile değillerdir gerçekte...
Misal; bir insan bi amaç uğruna gider en alakasız insan ile gidip arkadaş olur, kanka olur dost olur eder sonra amacına ulaşır ve SİKTİR eder.. İşte biz buna üzerinden geçinme deriz beynimiz yardımıyla. Bu kanıya varırız ve olayı sonlandırırız...
Ama malesef ki bazı insanların bunu sizin şahsınız üzerinde yapıyor olması, böyle düşünüyor olması etmesi, her ne kadar bunları aşabilecek, he diyip geçebilecek bir bünyeye sahip olsanız dahi canınızı sıkar durur...
İşte şu an içinde bulunduğum durumun özeti bu kadar yazının en sonundaki kısım, sadece bir cümleden ibaret...
Ey düşük insanoğlu... Sözüm meclisten dışarı..
birtakım insanlara sesleniyorum her ne kadar şahıslarına hitap edemiceksem, farkedilmiceksem veya umursanmicaksam dahi : )
Sen mi benim arkandan geçinir olduğuma karar kılansın be! Sen misin benim yaşadığım insani duyguların hepsini bi kenara bırakıp, kendi düzensiz özensiz ve çirkin hayatınının yanında benimkine müdahalede bulunmak isteyen.. ama amacına ULAŞAMAYAN?
sen misin düzen isteyen? sen misin aşk cümleleri kuran umarsızca? Sen misin deli aşık deli romantik deli alerjik deli hijyenik?
Sen misin bütün bunların hepsi?
Ben yanıt veriim. Evet hepsi sensin. Hepsi senin eserin... Hepsi de senin içinde bulunduğun ve içten içe senin beynini çürüten iğrençlikler silsilesinden kurtulma çabanın yanında güçsüzlüğün, çocukluğun, yaşanmamışlıkların, içini burkan yaraların, acıtan sızlatan kemiren egoların...
Yazık... Etme kendine, eyleme diye söyleyen benim.. ama burda söylüyorum, Blogda.. neden ? çünkü seni bu kadar düşünen bir İNSAN evladının kellesini bir günde bir anda 2 rekat arası süre zarfında kesebilen bir insansın. Sen ne kıymet bilir, ne de o kıymeti kendinde bulursun...
böylece yerinde sayar, kurtulmak istediğin, bu uğurda nağralar attığın, kendini arındırmak istediğin şeylerin içinde bulursun kendini.
seni gerçekten sevmiş insan veya insanların karşısında küçük düşer, bir daha onlardan zırnık alamazsın, oturursun, ağlarsın uykuların kaçar.. sonunda anti depresanlarla boğuşursun ve geceleri astral seyahat edersin ancak yanıma...

yazık etme.. azat et kendini arın bazı şeylerinden... Gözünü aç
KENDİNE GEL KENDİNE!!!
sonra çok güler üzerinden geçiniyor dediklerin arkandan... Gözünü bi açarsın, omzunda bir ağırlıkla uyanırsın... Bi bakmışsın üzerinden geçi(ni)lmiş!!!

2 yorum:

milkoviç dedi ki...

naber tanışalım mı ne dersin?
senin de gözün bende benceee bye

Ümithan dedi ki...

ben senle zaten daha önce tanışmıştım. oyüzden bidaha tanışmamalıyız bence. bye.