3 Şubat 2009 Salı

Çarpıntı

Sevgili blog....
??!

Bugün güne başlamamdan nerdeyse 20 saat geçti ve aklımdakileri ancak şuvakit, gecenin bi yarısı yazma imkanı buldum. O yüzden bağışla beni.

Bir kız arkadaşım vardı, yüzü gözü belli değil. Kim, ne, veya kimin nesi bilinmeyen. Evlerindeydim kendilerinin. Fakat zoraki kalıyordum, ben aslında istemediğimi dile getiriyordum. Derken önce annesi ısrar etti. ''Kal'' dedi. Ve ardından babası ısrar etti. ''Kal'' dedi annesi gibi.
Aslında o an çok sevindiğimi söyleyebilirim. Meğer gitmek istememdeki bu ısrarcılık, sadece anne-baba korkusuymuş. Eh... Onu da yendikten sonra kim bana git diyebilirdi ki zaten?.
Vakit geçti, suratı olmayan kız arkadaşımla konuşmaya daldık. Çok güzel konuştuğunu söyleyebilirim. Adeta ninni gibiydi geliyordu sözleri. Neden mi? Çünkü uykusuz olduğumu hissediyordum fazlasıyla ama bunu söyleyemiyordum. Üstelik ebeveyn korkumdan doğan heyecan da çoktan yerini sıradanlığa bırakmıştı ve dolayısıyla uykum da gelmişti o loş ışıkla aydınlanan dağınık odada.
- ''Uyumak istiyorum'' diyiverdim birden o suratı belirsiz arkadaşıma. Bilmiyorum, bilemiyorum. Her ne olduysa ''evet'' dedi, hiç ısrar bile etmedi. Herhalde çok seviyordu beni öyle zannediyorum. Beni düşünebiliordu. Garip...
Yatağımı hazırladı büyük bi hızla, o dağınık odada gidip geliyordu bi sağa bi sola. Çekmeceden bir şey çıkardı ama bana söylemedi ne olduğunu. Yatağının yanında çok hoş bir lambası vardı, lambasının sapı şişkinceydi ve parlaktı. Maddesi belirsiz. O odaya gidebilecek en güzel lamba olduğunu söyleyebilirim. Çok ilgimi çektiği bir gerçek...
Her şeyi hazırladı büyük bir özenle ve bir şeyler söyledi arkası dönük. Zaten suratı belirsiz biriydi kendisi, bilmiyordum ne dediğini veya kim olarak ne dediğini. Beni yatağa yatırdı, üzerimi örttü, ışığı kapayıp odadan ayrılıverdi.

Uyku? Çoktan dalmıştım bile...

Bir ses duydum ve gözlerimi açtım. Gözlerimi açıp açmadığım belirsiz. Ya da uyanıp uyanmadığım... Tamamiyle kendi hayal ürünüm, kendi fikrim. Bir şeyler belirdi odanın yarım açık kapısının ardında. Hafif bir karartıydı. Oynuyordu sağa sola doğru. Bazen de yokoluyor, tekrar tekrar beliriyordu oracıkta. Ne oluyor bilmiyordum. Ne olduğuna dair en ufak bir fikrimin olmayışı ve akabinde gelen sonsuz merak nöbetim ile hiç birşey düşünemiyordum, kalakalmıştım... Taa ki bilinmeyen bir gücün etkisiyle kendimi aniden yataktan fırlamış, çıplak ayaklarımla o karartıya doğru ilerlerken bulana dek.
Artık herşey gerçeye daha bi yakın olmaktaydı. Karartı daha bir karanlık ve ürkütücü; merak ise hiç olmadığı kadar fazlaydı. Yakınlaştım ve kafamı kapıdan dışarıya uzattım. Bir şey gördüm rengi kahverengiydi. Holün loş ışığıyla birlikte belkide öyleydi. Karanlık giyimli, tanımadığım, tanımlayamadığım yüzü olmayan biriydi o. Neydi ne değildi belirsizdi. Bana doğru geldi, geldi, geldi ve daracık holün bir yanında o ve tam karşısında ben durur vaziyette yerini aldı. Karşımdaydı. Tanımadığım birisi, kötü gibi, yada en azından o ana kadar öyle tanımladığım. Bana baktı. Göremiyordum suratını çünkü suratsızdı o da. Korkmuştum, korktuğumu hissediyordum. Korktum, korktuğumu belli ettim ve davrandım.
Belimden bir silah çıkardım. Çok ağır, parlak ve sarımtırak görünümlüydü silahım. O' na doğrulttum silahımı. Elbette geceleyin aniden uyanıp karşısında tanımlayamadığı bir yabancı misafir gören insanın belinde silahı eksik olmazdı değil mi(?)!
Ateş ettim! Silahı doğrulttuğum yer onun kalbiydi. Onun da bıçağını bana doğrulttuğu yer gibiydi. Bilmiyordum çünkü bakmıyordum. Gözüm üzerindeydi. Fakat...
Bir acı hissettim o an kalbime doğru. Anlamıştım ki yüzü olmayan yabancı misafirimizin bıçağı doğrulttuğu yer benim ona doğrulttuğum yerle aynıymış.

Kalbim yavaşladı, gözlerim çabucak kararıverdi.
Benden önce yere yığılan taraf oydu. Çok sevindirici gelmişti. Ama... Gidiyordum. Yere yığıldım aynen onun gibi. Elimi kalbime doğru götürdüğümde kalbim atmıyordu...
...
Ve sonra?
...
Uyandım.

Uyandığımda elimle baktığım ilk yer kalbim, bir diğeri de nabzım oldu...
Ne? Nasıl yani? Ama bu olamaz, imkansız!!!

Kalbimin inanılmaz acıdığını farketmem, kalbimin atışını normale döndürdü.
Çünkü öncesinde kalbim çok yavaş atıyordu.
...




İlginç di mi ? : )

Hiç yorum yok: