13 Şubat 2009 Cuma

silence... need it!

Genellikle hepimizin, yani kısacası benim yaşlarımda olanların genel sonunları vardır saymakla bitmeyen. Zaten sorun da olmazsa olmaz, hani sorun olmazsa çözüm de yoktur. her şey doğru giderse bu sefer yanlış yapamazsın misali. Arada hani bi kıvılcım gerekir bazen. Ama hangi konuda gerekir diye düşününce kanımca o sorunlardan büyük bi kısmını atlayıp birdenbire ailevi sorunlarla yüzyüze kalabiliriz. Aman dikkat.

Ha, ben kaldım da yazıyorum orası ayrı mesele. Aile torpili ordan geldi...

Elbette olaydan bahsetmek istemiyorum, pek paylaşılacak bir yanı yok çünkü kavga bu neyini paylaşasın ki? mücadeleni mi? eeh boşver gitsin!



Yatağını toplama kızar
çorabını yerde bırak kızar
üzerini kirlet kızar
bulaşık bırak kızar
odandaki boş bardak popülasyonunu görsün delirir
odan tozlu olsun kızar
top oyna kızar
maçta gol at beğenmez
kaleye geç ve maçta gol ye maçına laf eder niye gittin der?
evi dağıt kızar
içki iç kızar
hapşur kızar, neden hapşuruyosun diye sorar akabinde. şaşırtır.
eve sabaha karşı gel kızar
üzerini örtme kızar
uyurken camı açık unut kızar
evcil hayvanını yatağa al tüylerine takar, konu bu evi sen mi temizliyorsuna gelir
evi temizle, odanı süpür kızar.. olmamış der.
film izlerken uyuyakal öldürür. malum elektrik zamları.
evinde güzel güzel sabahla delirir
sigarasından al gözünün içine bakar
5 sigarada bir mutlaka sigarayı bırak der, zararlarından bahseder elinde sigarayla.
eve arkadaşlarını çağır kızar
en sevdiğin müziğin sesini bir gram aç, bayramlık ağzını açar.
yemek yerken örtüyü kirlet kızar
tv izlerken program reklamda olsa dahi kanalı değiştir cıngarı basar
doktor mühendis bilimadamı olma küser
ideallerin yönünde sanatsal faaliylerlerde bulun, desteklemez surat asar.
üç gün eve gelme, polise haber verir, eşgalimi çizdirir müfettişe.
işleri kötü gitsin kızar bağırır
kışın balkona ayak bas orası pis, içeri giremezsin der, evde darbe yaşatır.
çalış beğenmez
çalışma hiç beğenmez
işten atıl 2 gün ya dayanır ya dayanmaz. 3. gün surat yapar.
kendi paranı harca kıyameti koparır
onun parasını harca, masal anlatmaya başlar. bi git ya yeter diyene kadar iyi evlatsındır. sonrasında kötü.
kavga sırasında ona kendine ait kişisel haklarından bahset anlamaz. kendi hakları herşeyin üstündedir. kural 1: ben öldürürüm, öldürmek serbesttir.
kendi başına yaptığın alışverişlerde, aldığın şey tamamen kendi isteğin arzun ve zevkinse hiç beğenmez.
ertesi gün beraber alışverişe gidildiğinde kendi arzusuyla aldığı her şey mükemmele yakındır.
....
ona yaşından bahset, eskiyle yeni arasındaki farkları kurduğun mantıklı cümlelerle anlatıver, afallar. Kabak yine sana patlar.
Özgür iradeni ayaklar altına aldığının farkında olup olmadığını sor? anlamaz.
....
Çünkü sen hala 9 yaşında, okul çağına girmek üzere olan bir oğlan çocuğusundur ona göre. Okuldan artakalan vakitlerinde mahallede top koşturan dizlerinin üzerine düşen parçalayan, yardıma ilgiye muhtaç bir varlıksındır. Karşıdan karşıya geçerken mutlaka onun onayı alansındır.
....
Ama kendine şöyle bi baktıın vakit bazı yaşananların, hatta bir çocuğunun gereksiz olduğunu görürsün, uyanırsın, afallarsın ama sonra toparladığında 'ya tamam iyi de bunları ben de biliyorum' dersin. Zaten dersin.. ben bunları yapmıyormuyum dersin, ben zaten senelerce senin yanında durup bakıp görüp eğrisiyle doğrusuyla birtakım şeyler yapmaya çalışmadım mı dersin, ve sonunda bişeyleri başarmadım mı diye sorarsın, bir şeyleri aşmadım mı diye de sorarsın akabinde. Çok soru sorarsın hem kendine hem ebeveynine. Sorarsın ama kendi içindeki bu uyanış, onun tarafından görülmez bile, basite indirgenir, aslında hiç yok gibidir uyanış muyanış. Sen hala eski tas eski hamam, her şeyiyle aynı dokuz yaşında neysen onun gibisindir. Sonra ben kocaman adamım sana noluyo dersin, ben nelerin doğru nelerin yanlış, nelerin yapılacak nelerin yapılmayacak olduğunu, ailenin de bir ferdi olarak davranışların ne yönde olduğunu bilemeyecek kadar bilgisiz, mahrum olup olmadığını sorgularsın. Bu sorgulama, sana aynen şöyle geri döner;
Dersin ki: ''Ya tamam iyi de bunları bana sen öğrettin, ben öğrendim, sen onay verdin ve hala neyin davasını yapıyorsun?'' Bu geri dönüş onadır elbette.
Ve sonrasında, işte böyle 3 koca gündür tek kelime bile etmediğini farkedersin onunla ve bu daha ne kadar sürecek dersin. Daha ne kadar beni kendimce bırakmayı öğrenmeyeceksin diye de yakarırsın kızarsın duyguların incinir. Kendinden şüphe de duyarsın...
Zaten bu konuda en berbat olan şey de kesinlikle şüphedir. Başka bir şey değil... Hele ki kendinden duyduğun şüphe berbattır.
Duyduğun öfke de, senin bu berbat duruma neden sokulduğundur.
görünen köy vardır, klavuza da gerek yoktur. Çünkü sen zaten o köyün içinde yaşıyosundur.

Bir süre daha sessizlik... iyidir.....

Hiç yorum yok: